Edebiyat toplumsal olgulari yansitmasi acisindan her zaman degerli bir sosyolojik arac olmustur. Edebiyat sayesinde toplumu dogrudan gözlemlemek yerine, onu kavramada dahiyane bir yetenege sahip olan edebiyatcinin yansittiklari üzerinden sasirtici varsayimlara ulasabiliriz. Özellikle toplumsal tarih calismalarinda ancak edeb metinler sayesinde gecmiste yasanmis sosyal iliskilileri, olaylari ve yapilari betimleme sansimiz olur.Edebiyatin toplumla olan iliskisi bununla sinirli degildir. Edebiyatin bizzat kendisi tarihin cesitli dönemlerinde toplumsal dönüsümün ana motiflerinden biri olmustur. Fransiz Ihtilalinden Bolsevik Devrimine, fasist rejimlerin ortaya cikisindan 68 olaylarina kalemin toplumu dönüstürmede önemli bir rol oynadigini görürüz. Bugün Türk toplumunun yasadigi tarihsel degisime isik tutmak istedigimizde edebiyat bizim icin en önemli anahtar haline gelir. Osmanli Imparatorlugunun yikilisindan Cumhuriyetin kurulusuna dek yasanan sürec, toplumsal sancilar; Tanzimat Edebiyati, Mill Mücadele dönemi Edebiyati derinlemesine incelenmeden tahlil edilemez. Tüm bunlarla birlikte Türkiyede edebiyat akimlarinin ortaya cikis sekillerinin Türk toplum yapisinin dönüsümüyle paralellik arz ettigini görürüz. Örnegin roman, ancak belirli ölcülerde, Batili anlamda orta sinif tanimina uyan bir kitlenin palazlanmasiyla güclenmistir. Türkiyede büyük göc dalgasi öncesi önemli bir toplumsallik arz eden köy yasantisi köy edebiyatini ortaya cikarmistir. Kentlesmeyle birlikte ortaya cikan yabancilasma ve yeni toplumsal sorunlar Garip Akimini dogurmustur. Bunlar gibi sayabilecegimiz sayisiz örnek Türkiyede de edebiyat ve toplumun etle tirnak gibi birbirinden ayri düsünülemeyecegini gösterir. Ancak edebiyatin toplum ile kurdugu bu yakin iliski ve bunun sonucunda sundugu sosyolojik zenginlik edebiyat eserini asil amaci olan sanatsal kaygisindan saptirmamalidir. Bir edeb eserinin toplumsal yönü ne kadar güclü olursa olsun eserin var olusunun ön kosulu sanatsal ifadesidir. Dünya capinda söhrete sahip, en önemli tarihci ve sosyal bilimcilerimizden biri olan Prof. Dr. Kemal Karpat Osmanlidan Günümüze Edebiyat ve Toplumda bu iki temel kaygiyi göz önünde bulundurarak edebiyat araciligiyla Türk toplum yapisinin tarihsel sürec icerisinde farkli bir resmini ciziyor. Türk dili ve edebiyatiyla ilgili olarak sasirtici bilgiler verirken yaptigi analizlerle okuyucuyu cok farkli perspektiflerden sosyolojik bir okuma yapmaya tesvik ediyor. Türkiyede toplum ve edebiyat iliskisi üzerine henüz güclü bir literatürün olusmadigi göz önünde bulunduruldugunda Karpatin bu eseri alaninda essiz bir basvuru kaynagi haline geliyor.