Bu zamana dek dissalliklarin avi olmus olan tinin kendi icine geri dönüp kendine tekrar gelebilecegi ve kendine ait bir krallik icin uzam ve yer kazanabilecegi daha iyi bir cagin safagini gelin birlikte selamlayalim...1816 Ekiminde Heidelbergde dersin acilis konusmasi Hegelin dinleyicilerine bu sekilde seslenmesiyle basliyordu; kendi zamanina ve gelecege dair duydugu umudu büyük bir coskuyla aktaran Filozof, gündelik yasamin ehemmiyetsiz cikarlarina bogulmus zihnin dissalliktan kendi icine cekilmesinin zamaninin geldigini müjdeliyordu. Kutsal alevin sönmeye yüz tutmus külünün bekcisi olmak, düsüncenin üzerini örten siglik ve boslugu bu atesin harlanmis sicakligi ile yakip yok etmek görevi simdi felsefeye verilmisti. Varligin, bilgi arayisinin bu güclü aktörüne direnc gösterebilecek hicbir gücü yoktu, aksine kendi zenginliklerini ve derinliklerini düsüncenin gözlerinin önüne sermek ve tine haz vermek zorundaydi. Bilmem hangi varolan ve Varlik kendini ele gecirmek isteyen düsünceye bu kadar kolay kendini sunar; hangi gercek, düsüncenin egemenligini böyle keyifle kabul eder Uzun zamanlardan beri düsünce tarafindan egilip-bükülmeye ve horlanmaya alismis, onun tarafindan yetersiz görülmüs gercek, neden Hegelin zamaninda kendi hakikatini bir hediye gibi sunsun bu kadim düsmanina. Ve 2500 yillik felsefe tarihinin kahramani kim; hangi tanrinin sunaginda döküldü gercekligin kani Ideanin pesindeki amansiz takibi trajik bir sekilde sonuclanan Platon mu ya da Birin hakikatini onun kulagina fisildayan Parmenides mi; daha ilk hamlesinde ontolojik birlik idealinden vazgecip varolanlarin farkliligina yönelmis Aristoteles mi yoksa; neden dünyayi bir dünya haline getiren Plotinus olmasin; belki de tanrinin gizemli yaratisinda Varligin hakikati icin ipuclari arayan bütün bir Ortacagdir ya da Ortacagin tanrisini sonsuz evren cigligi ile yokeden ve Campo dei Fioride külleri havaya savrulan Giordano Bruno; peki töz ve özne arasindaki gerilimde salinip duran Descartes, Spinoza, Kant yukaridaki isimler kadar hak etmiyorlar mi kahramanligin sanini; felsefeler ve filozoflarin dünya tarihindeki gecit töreninde Düsünce ve Varligi kim özdes kildiHegelin differentia specificalarindan biri tam da burada iste Felsefe Tarihi, düsüncenin hiclikten gelen basibozuklugunun Tin formunda kazanmis oldugu zorunluluk yolunda kimseye kahramanlik payesi vermez. Önemli olan, hangi filozoflarin hangi düsünceleri ileri sürdügünün eklektik bir betimlemesi degildir, Düsüncenin, filozoflari ve felsefeleri tarih icinde belirlenimlerinin simsiki iliskiselligi altinda nasil görünüse cikardigidir. Felsefe -bir Kavram olarak- hakkini arar ve bu yolda icinden gecmis oldugu tüm dolayimlari yoklar; onu kendine benzetir, kendini onda kurar. Hegelin Felsefe Tarihi uzun macerasi boyunca sadece bunu anlatir.Ersin Vedat Elgür